Markaya ruhunu veren fikir, markanın hayat enerjisinin kaynağıdır ve bu fikri yaptığı her işte hayata geçirmek, markayı canlı kılar.
İyi bir fikre sahip bir marka,ne yaptığını bilen insanların elinde eğer şans yardım ederse küresel bir marka olur.
Bir şirketin çevreye ve topluma zarar vermemesini, kanunlardan çok, o şirketi yönetenlerin ahlakı belirler.
Bu dönemde başarılı olmak ve rekabetin gerisinde kalmamak için, her şirketin dijital zekasını yükseltmesi gerekir.
Ham madde tedariğinden satış sonrası hizmete kadar bütün birimlerin müşteri memnuniyeti için çalışması gerekir.
Büyük veriyi nasıl kullanacağını bilmek; bu veriden içgörü çıkarıp, bunu hızla iş hedefine dönüştürmek dijital ekonominin özüdür.
Gerçek dijitalleşme, internette mağaza açmak ya da Facebook’ta reklam yapmaktan ibaret değil; bunun çok ötesinde bir bakış açısı gerektiriyor.
Müşterilerin satın alma yolculuğunu çözümlemek, değerinin nasıl oluştuğunu anlamak, karlı büyümenin temelidir.
Bazı markalar, son derece kaliteli ürünlerine hatta dikkat çekici reklamlarına rağmen başarılı olamazlar. Çünkü bu markalar, 9 ölümcül hatadan en az birini yaparak, kendi sonlarını hazırlarlar.
Sosyal medya samimiyetin ve sahiciliğin talep edildiği yerlerdir. Bu kurala uyan markalar ödüllendirilir; uymayanlar cezalandırılır.
İnsan alışkanlıklarıyla yaşayan bir varlık. Bir insanın uzun yıllar sonunda geliştirmiş olduğu alışkanlıklarının birkaç aylık bir salgında değişmesini beklemek yersiz. Bu salgın sonrasında da insanlar, azalan gelirlerine paralel bir uyum döneminden sonra, mümkün olan en kısa zamanda eskiye dönmek için çaba gösterecekler. 1918 İspanyol gribi salgınında Amerika Birleşik Devletlerinde işyerleri gelirlerinin %40 ila %70'ini kaybetti. Ama salgın bittikten sonra ekonomi kısa bir zamanda toparlandı ve eski seviyesine ulaştı. Çoğu ekonomist 2020 Corona salgını sonrasında da benzer bir toparlanma bekliyor.