Çarşı, üstü kapalı ya da açık alışveriş yerleri topluluğudur. Günümüzde daha çok dükkân topluluğu olarak algılanır. Farsça "çâr-su" (dört taraf, dört tarafa hakim olan mevki) sözünden bozulmuştur. Farsça da olmayan Türkçe "çarşu-çarşı" kelimesi Türkler tarafından Farsçadan alınan "çâr-su" kelimesi ile ifade ediliyordu. Fakat İranlılar Farsça "çâr-su" kelimesini hiçbir zaman "çarşı-bazar" anlamında kullanmamış, bu kullanımı sadece Türkler tercih etmişlerdir. Fars dilinde üstü kapalı alım-satım yerlerine bâzâr denildiği bilinmektedir. Bu tabir zamanla Batı dillerine de geçmiştir.
İstanbul'da Osmanlı döneminde bazar/pazar ve çarşı kelimeleri birçok hususlarda birbirine karışmıştır. Türkler "bazar ve çarşı" kelimelerini birbiri ile aynı anlamda kullanmalarına rağmen, Selçuklu döneminde ve Osmanlı'nın ilk devrelerinde daha çok kullanılan "bazar" sözcüğünün yerini X?V. yüzyıldan itibaren giderek çarşı kelimesinin aldığı görülmektedir. Bazar/Pazar kelimesi ise kırsal kesimlerde mevsimlik oluşturulan alışveriş mekânları, köy ve kasabalarla şehirlerde haftanın belirli günlerinde kurulan açık alışveriş yerleri için kullanılmıştır. Çarşı ise yerleşik esnafın faaliyet gösterdiği dükkânların toplandığı yerlerle kapalı alışveriş mekânlarını ifade eder hale gelmiştir.
Tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi olan İstanbul'un çarşıları, Bizans'tan günümüze, zenginliği, çeşitliliği, canlılığıyla ünlüdür.
Bizans döneminde şehrin belirli yerlerinde belirli caddelerin iki tarafında sütunlar bulunuyor ve bunların yağmur ile güneşten koruduğu saçakların gerisinde dükkânlar sıralanıyordu. Böyle caddelere "embolos" deniyordu. Bu caddelerin en önemlisi şehrin ana yolu olan "Mese" idi. (Şimdiki Divanyolu-Yeniçeriler Caddesi)
Fetihten sonra, XV. yüzyılın ortalarından itibaren imar ve iskânına başlanan İstanbul'un her iki yakasında kurulan yeni mahallelerde çarşılar ve pazarlar oluşmaya başlamıştır. Bu çarşılardan bir bölümü, günümüze kadar gelen semt ve sokak adlarından da anlaşılacağı gibi, belli bir ürünün yapım ve satışında uzmanlaşmışken, bir bölümü her çeşit dükkânın ve imalathanenin bir arada yer aldığı çarşılardır.
İstanbul'un, ticaret yolları üzerinde olması, gerek kültürel gerekse ticari faaliyetler açısından büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle İstanbul, tarih boyunca hep önemli bir alışveriş merkezi olmuş ve değişik ülkelerden gelen tüccarların buluşma noktası haline gelmiştir. Önceleri Hindistan ve Uzakdoğu'dan, daha sonra ise Avrupa'dan gelen mallar İstanbul'da toplanmış; aynı şekilde Osmanlı ülkesinde üretilen en değerli mamuller payitaht olan İstanbul'un pazarlarında satışa sunulmuştur. Fakat belirtmek gerekir ki İstanbul sadece ithal edilen veya başka bölgelerde üretilen malların satıldığı zengin bir pazar değil, aynı zamanda çok önemli bir üretim merkezidir. Dolayısıyla İstanbul'un çarşılarında hem ithal edilen hem de burada üretilen her türden ve kaliteden mallar bulunabilmekteydi.
Çarşılar, Osmanlı toplumunda günlük yaşamın en hareketli olduğu ve hayatın nabzını takip edebileceğiniz en uygun mekânlardan biridir. Çarşılar ister kapalı, ister açık şekillerde olsunlar binlerce yıldan beri toplumsal yapının en hareketli ve renkli tarafını teşkil etmişlerdir. Çünkü orada her kesimden erkek, kadınla karşılaşabilirsiniz. Dünyanın farklı yerlerinden insanlarla muhatap olabilir ve değişik dillere ve yerel ağızlara rastlayabilirsiniz. Dolayısıyla bu mekân, kültürel kaynaşma ve tanışma açısından da önemli bir görev üstlenmiştir. Sosyal ve ekonomik hayatın sahneleri bu çarşılardır, bazıları cıvıl cıvıl kaynaşan, bazıları az fakat özlü müşteriyi bekleyen tezgâhlardır. İstanbul'da ev, çarşı, pazar, cami, medrese, mezarlık, kahve, han, hamam, arasında dikkat çekici bir bağlantı vardı. Eskilerin şehircilik anlayışlarında bunlar önemli bir yere sahipti. Bunlar içinde de çarşılar, toplum hayatına dinamizmi veren müesseseler olarak öne çıkmaktaydı.
Osmanlı çarşılarının işleyişinde lonca teşkilatları etkin bir güçtü. Lonca teşkilatı sayesinde esnaf belli bir sistem ve düzene göre ticaret yapmaktaydı. Bu teşkilat satış ve üretimle alakalı bazı ahlak kurallarının oluşumunu sağlamıştır. Osmanlı çarşısında bir esnafın komşusu siftah yapmamışsa müşteriyi ona göndermek bir âdetti. Yine varisleri bulunan ama mezada düşmüş hacizli malın satışına "ağlayanın malı gülene hayır etmez" düşüncesiyle çarşı esnafından kimse katılmazdı. Çarşılarda aynı iş kolundan birinin diğerinin önüne çıkmasına ya da ona engel olmasına izin verilmezdi. Tüm bu ayrıntılar da Osmanlı toplumunda iş, ticaret ve esnaf ahlakını göstermesi bakımından önemlidir. Esnafın kendi kazancını sağlamaya çalışmasının yanında komşusunu da gözetmesi, zor durumdaki bir kişinin durumundan faydalanmaya tenezzül etmemesi, tam manasıyla yardımlaşma, fedakârlık ve düşünce örneğidir.
İstanbul'da, büyük camilerin çoğunun çevresinde, medrese, imaret gibi yapılarla birlikte muntazam çarşılar da inşa edildiği bilinmektedir. Cami külliyelerine dâhil olan ve "arasta" diye adlandırılan bu çarşılar külliyelerin bakımları için gelir sağlamak ve külliyenin çevresine canlılık vererek, külliyenin merkez konumdaki camiye cemaat sağlamak amacıyla yapılmışlardır. Bu çarşıların bir kısmı Osmanlı'nın son dönemlerinde, önemli bir kısmı da İstanbul'daki Cumhuriyet sonrası altyapı çalışmalarında yıkılmıştır.
İSTANBUL ÇARŞILARI | ||
Aksaray Çarşısı | Dökmeciler Çarşısı (Süleymaniye) | Limoncular Çarşısı |
Alipaşa Çarşısı | Eyüp Çarşısı | Malta Çarşısı |
Arasta Çarşısı | Fermeneciler Çarşısı | Marpuççular Çarşısı |
Arpacılar Çarşısı | Fındıklı Çarşısı | Mısır Çarşısı |
Asmaaltı Çarşısı | Fincancılar Çarşısı | Okçular Çarşısı |
Atpazarı Çarşısı | Gedikpaşa Çarşısı | Perşembepazarı Çarşısı |
Ayasofya Çarşısı | Hakkâklar Çarşısı | Sahaflar Çarşısı |
Aynalı Çarşı | Haseki Çarşısı | Salıpazarı Çarşısı |
Bakırcılar Çarşısı | Hasırcılar Çarşısı | Samatya Çarşısı |
Balat Çarşısı | Hasköy Çarşısı | Saraçlar Çarşısı |
Balıkpazarı Çarşısı (Eminönü) | Hocapaşa Çarşısı | Sedefçiler Çarşısı |
Balıkpazarı Çarşısı (Galata) | İplikçiler Çarşısı | Sirkeci Çarşısı |
Balıkpazarı Çarşısı (Beyoğlu) | Kadırga Çarşısı | Sultanhamamı Çarşısı |
Balıkpazarı Çarşısı (Beşiktaş) | Kalyoncu Kulluğu Çarşısı | Tahmis Çarşısı |
Balıkpazarı Çarşısı (Üsküdar) | Kapalı Çarşı | Tahtakale Çarşısı |
Cerrahpaşa Çarşısı | Karaman Çarşısı | Tarakçılar Çarşısı |
Cibali Çarşısı | Kasımpaşa Çarşısı | Taşçılar Çarşısı |
Çadırcılar Çarşısı | Keresteciler Çarşısı | Tiryakiler Çarşısı |
Çakmakçılar Çarşısı | Ketenciler Çarşısı | Tophane Çarşısı |
Çiçekpazarı Çarşısı | Kumkapusu Çarşısı | Uzun Çarşı |
Çemberlitaş Çarşısı | Kuruyemişçiler Çarşısı | Vefa Çarşısı |
Çömlekçiler Çarşısı | Kutucular Çarşısı | Vezneciler Çarşısı |
Demirciler Çarşısı | Küçükpazar Çarşısı | Yelkenciler Çarşısı |
Dökmeciler Çarşısı (Nuruosmaniye) | Kürekçiler Çarşısı | Zindankapısı Çarşısı |
Bu çarşılardan önemli birkaçını açıklamak gerekirse;
İstanbul'un en ünlü ve büyük çarşısı, kimlik değiştirse de günümüze kadar gelen Kapalıçarşı'dır. İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed (1451-1483) devrinde inşa edilen Kapalıçarşı'nın çekirdeği "Cevahir Bedesteni"dir. Geliri Ayasofya'ya vakfedilmek üzere padişah tarafından yaptırıldı. Cevahir Bedesteni'ne ilk ilave "Sandal Bedesteni" oldu. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) devri dâhil, zamanla devamlı ilavelerle genişleyen Kapalıçarşı bugünkü halini aldı. Kapalı çarşı kurulduğu günden beri sürekli değişikliğe uğramıştır. Bir asır evvel çarşının 61 sokağında iki bedesten, bir hamam, 12 hazine odası, 1 cami, 10 mescit, 2 şadırvan, bir sebil, 16 çeşme, 1 türbe, 8 tulumbalı kuyu, 24 han, 1 mektep, 4399 dükkân, 2195 hücre vardı. Bugün ise 1 cami, 1 mescit, 21 han, iki bedesten, 7 çeşme, 1 kuyu, 1 sebil, 1 şadırvan, 3300 dükkân mevcuttur. 8 büyük, 10 küçük olmak üzere 18 kapısı vardır.
Çarşı, İstanbul'daki birçok tarihi yapı gibi, zaman zaman İstanbul'un büyük yangınlarında ve depremlerde hasar görmüş ve defalarca onarılmıştır. Kapalıçarşı beş defa yanmıştır. 16. ve 17. yüzyılda yangın ve depremlerden zarar gören çarşı 1894 depreminde tamamen yıkıldı ve 1898'de yeniden inşa edildi. 1943 ve 1954'de tekrar yanan Kapalıçarşı, bugünkü görünümünü bu yangınlardan sonra yapılan tamiratla kazandı.
Kapalıçarşı son haliyle 30.7 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Çarşının içindeki yer adları esnaf ve zanaatkârlarla alakalıdır. Akikçiler, Altıncılar, Aynacılar, Basmacılar, Fesçiler, Kalpakçılar, Keseciler, Kürkçüler, Terziler, Yorgancılar, Çadırcılar, Püskülcüler vs. gibi.
İstanbul'un ünlü diğer bir çarşısı da Mısır Çarşısıdır. Valide Turhan Sultan tarafından Mimar Kasım Ağa'ya 1660 yılında yaptırılan çarşı, Yeni Cami Külliyesi'ndendir. Başlangıçta bütünüyle baharat ve ilaçlık otların daha çok toptan satışına ayrılmış olan çarşı, bodrumlarıyla birlikte 86 dükkândan oluşur. 1689 ve 1940'ta önemli yangın hasarları gören çarşı, 1943 ve 1955'te restore edilmiştir. Aktarlarıyla meşhur bu çarşıda halen tabii ilaçlar, baharat, çiçek tohumları, nadir bitki kök ve kabukları gibi eski geleneğine uygun ürünlerin yanı sıra, kuruyemiş, şarküteri ürünleri, değişik gıda maddeleri, kundura vs. satılmaktadır.
Sahaflar Çarşısı, İstanbul'un, Osmanlı döneminden günümüze kadar gelebilmiş en eski kitapçı çarşısıdır. Kapalı Çarşı'nın Fesçiler Kapısı ile Beyazıt Camisi arasında yer almaktadır.
Osmanlı döneminde, medreselerin çevrelerinde medrese öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılayan sahaf dükkânları bulunurdu. Kapalı Çarşı'nın inşaatı 1460'larda tamamlandığında, çarşıdaki dükkânların bir kısmı da sahaflara tahsis edildi.
1894'teki büyük İstanbul depreminde Kapalı Çarşı'da meydana gelen büyük hasardan dolayı sahaflar, Kapalı Çarşı'dan ayrılarak bugünkü Sahaflar Çarşısı'nın bulunduğu yere taşınmaya başladılar. Zamanla burası Sahaflar Çarşısı olarak anılmaya başlandı. İstanbul Belediyesi, 1950 yılındaki yangından sonra çarşıyı yeniden inşa etti. 1952'de Sahaflar yeni yapılan dükkânlara yerleştirildi.
Bir zamanlar değerli el yazmalarının, taş basma ve eski harflerle yazılmış çeşitli kitapların satıldığı çarşıda artık çok az eski kitap bulunabilmektedir. Kitapçılar, bugün kırtasiye malzemeleriyle donanmış bir durumda ve daha çok sınavlara hazırlık kitapları ile turistlere hitap eden kitaplar satmaktadır. Ancak, bazı dükkânlarda eski, antika kitaplar da bulunabilmektedir.
Sultanahmet Külliyesi'ne gelir sağlamak için yapılan ve Sipahi Çarşı adıyla da anılan Arasta Pazarı olarak adlandırılan bu çarşı Sedefkâr Mehmed Ağa'nın eseridir. Çarşı, Sultan Ahmet Külliyesi'nin güney tarafındadır. Sipahi Çarşısı, 1912 yılında çıkan Sultanahmet ve Ayasofya civarını büyük ölçüde harap eden yangından sonra terk edilmiş, 1980'li yıllarda Vakıflar İdaresi'nce restore edilerek yeniden kullanıma açılmıştır.
İki tarafına muntazam dükkânlar sıralanmış uzun bir sokaktan oluşan tarihî çarşıda, bugün elde dokuma antika halılar ve çeşitli turistik eşyalar satılmaktadır.
Pazar kelimesi hem alışveriş yapmayı hem de alışveriş yapılan yeri ifade eder. Çârşû/ çarşı da Pazar karşılığında kullanılmaktadır. Aslı Farsça bâzâr olan kelime, sözlükte "alıcı ve satıcıların ticaret için belli zamanlarda toplandıkları üstü açık kamu alanı" manasına gelir. Anlam genişlemesiyle şehrin bir plana göre düzenlenmiş geleneksel iş bölgesini veya caddesini/sokağını yahut bunun belli meslek erbabınca işletilen dükkânlar kümesinin oluşturduğu kesimini ifade eder. Haftanın alışveriş maksadıyla toplanılması âdet olan gününe de Pazar adı verilir.
Osmanlı şehirlerinde ticari alanlarla cami sosyal yaşamın merkezini oluşturur ve şehir dokusu buna göre şekillenirdi. Çarşılar genellikle bedestenin etrafında toplanır, çarşının ortasında veya yanında Pazar yeri bulunurdu. Pazarlarda satış yapanlara pazarcı ve bezirgân adı verilir. Pazarın düzeninden sorumlu kişiye pazarbaşı denir. Pazarbaşı pazarın düzenini ve güvenliğini sağlar, ölçü, tartı aletlerini kontrol eder, paraların ayar ve ağırlıklarını, malların kalitesini denetlerdi. Pazarlar günlük, haftalık, aylık, mevsimlik ve yıllık olabilir. Yakın yerleşim yerlerinde kurulan pazarların farklı günlerde olmasına ve civardaki iltizam ve vakıf gelirlerine zarar verilmemesine dikkat edilirdi. Pazarlar Salıpazarı, Çarşamba pazarı şeklinde kuruldukları günün adını aldığı gibi satılan mala göre de isimlendirilirdi. Belli bir malın satışına tahsis edilen pazarlar odun pazarı, saman pazarı, balık pazarı, koyun pazarı, at pazarı, tavuk pazarı gibi adlar alırdı. Bitpazarı eski eşyaların alınıp satıldığı yerler için kullanılırdı. Köle alım satımının yapıldığı pazarlara esir pazarı denirdi. Bunun yanında avrat pazarı, ırgat pazarı, kadınlar pazarı, araba pazarı gibi Pazar isimleri de kullanılmıştır.
Çoğunlukla büyük şehirlerin eski bölgelerinde ana iş merkezini oluşturan ve her gün açılan merkezî pazarın bünyesinde perakende/toptan ticaret, finans ve zanaat kesimleri sıkı bir ilişki içindedir. Perakende pazarı, çoğunlukla küçük şehirlerde esasen doğrudan tüketiciye yönelik az miktarda satışların yapıldığı geleneksel merkezî alışveriş bölgeleridir. Şehirlerde ana pazarın dışında belli yerleşim yerlerinin günlük ihtiyaçlarını karşılayan, bazıları haftada bir iki defa kurulan küçük satış alanına semt pazarı denir. Şehir kapılarının dışında veya çevredeki önemli bir yolun yakınında açılan pazara taşra pazarı denir. Ordu pazarı ise özellikle askerî birliklerin ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla karargâhların yakınında düzenli şekilde veya sefer güzergâhları üzerinde geçici olarak kurulurdu.
İstanbul'un hemen her semtinde, kurulduğu semtin ya da kurulduğu günün adıyla anılan semt pazarları vardır. Bu açık pazarlarda çok sayıda tezgah yan yana kurulur ve gıdadan tekstile, ev eşyasından canlı hayvana hemen hemen bütün ihtiyaç maddeleri satılır. Bu pazarlar şehir kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Satıcılarıyla, sesleriyle, deyimleriyle, satış yöntemleriyle ilginç bir İstanbul zenginliğini yansıtırlar. İstanbul'un halen faal semt pazarlarının en ünlü ve en eskilerinden biri Çarşamba Pazarı'dır. Fatih'de, aynı isimli semtte Çarşamba günleri kurulan pazar 36 sokak ve 4 caddeye yayılır. Beşiktaş İlçesi'nde Cumartesi günleri kurulan Beşiktaş Pazarı da büyük pazarlardandır. Ulus'ta Musevi Mezarlığı yanında Perşembe günleri kurulan Ulus Pazarı ise İstanbul'un en yeni semt pazarlarındandır. Haftada bir kurulan bu pazarların yanı sıra İstanbul'un kendine has başka pazarları da vardır.
Çiçek Pazarı, Eminönü'nde, Mısır Çarşısı'nın arkasına kuruludur. Hafta sonları da açık olan pazarda bitki, çiçek ve süs hayvanları satılır. Koç Pazarı, Kurban Bayramı öncesi Topkapı'da açılır. Kurbanlık hayvan satışı yapılır. Gül Pazarı ise gül mevsiminde Eyüp'te Yavedud yakınında kurulur. Gül ve çiçek satılır.
Kaynak: envanter.gov.tr